İtiraf Et
İtiraf et,
Gördüğün herkese,
Diyorsun ki, sev beni.
Elbette bunu sesli yapmıyorsun.
Aksi halde,
Polisi arardı birileri.
Yine de düşün bir,
Bağlanmaya dair
İçimizdeki bu büyük çekimi.
Neden olmayasın sen o kişi?
İki gözünde dolunayla yaşayan,
Her zaman,
O tatlı ay dilinde,
Bu dünyadaki tüm gözlerin,
Duyabilmek için can attığı şeyi söyleyen.
Çeviri: Sema Demirkan
Admit Something
Admit something
Everyone you see, you say to them
Love me.
Of course you do not do this out loud;
Otherwise,
Someone would call the cops.
Still though, think about this,
This great pull in us
To connect.
Why not become the one
Who lives with a full moon in each eye
That is always saying,
With that sweet moon language,
What every other eye in this world
Is dying to Hear.
Originals: Hafız
Şiir İsmi
İçindeki en derin şey olarak bilmeden şefkati,
Kederin de diğer en derin şey olduğunu bilmelisin.
Kederle uyanmalısın.
Keder konuşmalısın ta ki sesin
Tüm kederlerin ipinin ucunu yakalayana
Ve sen dokumanın boyutunu idrak edene kadar.
İşte o zaman tek anlamlı gelen şefkat olacak,
Ayakkabılarının bağcıklarını yalnız şefkat bağlayacak,
Ve ekmeğin için seni güne gönderecek,
Yalnızca şefkat başını kaldırıp
Dünya kalabalığından “Arayıp durduğun benim”
Diyecek sana
Ve sonra seninle her yere gelecek
Bir gölge ya da dost gibi.
Naomi Shihab Nye
Şiir İsmi
Sadece Dinlemeye Geldim
Dinlemeye geldim Zor olduğunda bile Sadece dinlemeye geldim
Unuttuğumda ve dinlemeyi kendi kelimelerimle doldurduğumda bile Sadece dinlemeye geldim Sessizlik beni tedirgin ettiğinde bile Sadece dinlemeye geldim
Ayaklarım dünyayı hissedecek, ve kalbim beni buraya getiren o susturulmuş sesleri işitecek kadar dikkatle dinlemeye
Kendi sesimi geçip Seni benden ayırt edip iyice duyabilmeye
Konuştuğum yeter Sadece dinlemeye geldim
Şiir: Jane O’shea
Çeviri: Sema Demirkan
Buna da Yer Var
Bu zamana kadar bunu kimseden duymadık.
Bir çok duygu ziyarete geldi.
Hepsi kendi enerjilerini getirdi.
Korku büzüştürdü, uyuşturdu.
Öfke yaktı, kavurdu.
Üzüntü kırdı, geçirdi.
Ne zaman kalp ağrısı çeksek
Kimse “Olsun, buna da yer var.” demedi.
Onun yerine acımızı saklamak, inkâr etmek ya da kendimizi terk etmek öğretildi.
Acımıza pansuman olmayı öğretmek yerine acıdığımız için utandırıldık.
Bir şey çok net
Bedenimiz bizimle konuşuyor.
Artık yeter, beni dinle diyor.
Üzgünken sarıl bana, gitme; beni terk etme diyor.
Buna da yer var
Bu donmuş duygulara, bu terk edilmişlik hissine de
Artık bu yaralanabilir kalp açıklığını bir lanet gibi görmek yerine,
Onun bir hediye olduğunu anımsayabilsek
Ve bilsek ki bu hassaslık, yumuşaklığa da yer var.
Biricik canım, anımsadın mı?
Ne zaman hissetmeyi bıraktın?
Ne zaman yaşamak yerine
Uğraşmak, didinmek ile geçer oldu hayatın?
Neden kalbini terk etmek zorunda kaldın?
Kim sana buna yer yok dedi?
Bil ki bütün bu inkâr etmeler, izin vermemeler bir hataydı.
Şimdi özüne dön, daha yeni doğduğun
Saf, temiz, bebek kokulu hâline dön.
Kollarını kocaman aç ve sımsıkı sarıl.
O sensin; evet, evet o çocuk hâlâ sen.
Kendini terk etmeden önceki sen o.
Buna da yer var.
Görmene, duymana, hissetmene, merak etmene de yer var.
Kendin gibi olmana da yer var.
Ellerini kalbine koy ve kendini dinle.
Bak bakalım neleri duymanı istiyor.
Hassas ve açık bir kalp ile bu dünyada yürüyebilmeye, kendime izin veriyorum.
Bu zamana kadar hissettiğim bu kendimden kopukluğun da kendi içinde bir bilgeliği vardı.
Ve bu bilgeliğin beni yönlendirmesine izin veriyorum.
Korkularımın, yaralarımın çıkardığı sesleri de dinlemeye izin veriyorum.
Izdırap çektiğimde kendime merhem olabilmeye izin veriyorum.
Kendimden utanmadan, kendimi olduğum gibi kabul etmeye izin veriyorum.
İşte böyle böyle kendimi özgürleştirip utanç ve direnç hislerini bırakabildiğimde,
İşte o zaman hislerimle bir diyaloğa giriyorum.
İşte bu şekilde kendime izin verdikçe içsel huzura eriyorum.
Ve bu huzur benliğimin duvarlarından sızıp etrafıma da ışık oluyor.
Ne zaman bir şeyler derinliklerimden sızıp yüzeye çıksa,
Ve ben buradayım beni gör dese
Tek yapmam gereken elimi kalbime koyup
Seni görüyorum, canım
Buradasın, demek.
Ve bu kalpte hepsine yer var diyebilmek.
Ne yaparsak yapalım bizi koşulsuz kabul edenler tarafından
Sevilmeyi arzuluyoruz bu hayatta.
İşte, canım bu koşulsuz kabul ile önce sen kendini sevmeyi deneyebilir misin?
Sevgili Didem Ergin’den…
Dear Mind
Hakkımızda
Dear Mind, bir yeniden başlama hikayesinin ürünü. 2011’de yaşadığım bir trafik kazasıyla fazlasıyla zorlayan bir yas ve kayıplar tufanından sağ çıkmak kolay olmadı. Bu zorluklar hem bir son hem de bir başlangıç nedeniydi. Bedenen ve zihnen kendimle kurduğum şefkatli ilişkinin iyileştirici gücünü bu sıralarda keşfettim. Bu, benim ve birçok kişi için hayatın, her gün yeniden başladığımız ve birbirimize veda ettiğimiz bir yer olduğunu anlamamı sağladı. Psikoloji alanında uzmanlaşmam ve bu travmatik deneyimden güç alarak hayata tekrar bağlanmamda öz şefkat, kabul, adanmışlık terapisi ve mindfulness gibi üçüncü nesil yaklaşımlarından aldığım esnekliğin inanılmaz bir rolü olduğunu söylemek istiyorum