Gözlerinizi kapatıp, tüm nezaketinizle iyi hissetmediğiniz acı veren bir ana doğru gitmeyi deneyebilirsiniz.
Hatırlarken bedeninizde neler oluyor? Acı gelip göğsünüze oturmuş olabilir veya sırtınızda bir yük olup sırt kaslarınıza baskı yapıyor da olabilir. Şimdi kendinizle ilgili ne düşünüyorsanız bunu çizmek isteseniz şekli neye benzerdi, hayalinizde canlandırın. Bunu denediğimde kendimi suyu bitince karnından sıkılmış pet şişe gibi düşünmüştüm. Başım eğik ve oldukça sıkışık. Adeta yaşam boyu hissettiğim ne kadar acı varsa hepsi bedenimde ziplenmiş gibiydi. Genellikle bunun gibi bir hissi kısa ve düzensiz nefesler takip eder. Şimdi sen de ne var?
İyi şeyler hissetmek üzerine yazılan cazip yazılar veya kitaplardan bahsetmiyorum. Ben şimdi ve burada her ne hissediyorsak o hissi en iyi şekilde hissedebilmeye hevesliyim ve mümkünse sizin de iştahınızı kabartmaya geldim. Bütün hisleri iyi hissedebilmek kolay değildir. Çünkü kaçacak yer arayan sempatik sistem varoluşsal çözümlerini otomatik pilota devretmiştir.
İyi hissetmediğiniz, içinizin sıkıldığı, her ne hissediyorsanız onunla kalmayı reddettiğiniz gün genellikle kendinizle de aranız bozuktur.
Hisleri tamamıyla hissetmekten zarar görmeyiz ama korkarız. Hoşumuza gitmeyen hislere izin verdiğimizde, bizi dönüştürüp, kendimize yabancılaşmamıza neden olacakları inanıyor olabiliriz. Oysa ne kadar sıkılırsak ne kadar çözümsüz, çaresiz, hayal kırıklığına uğramış hissedersek hissedelim bil ki o kişi yine sizsiniz. Bize zorluk çıkaran hisler bizden bir şey eksiltemez. Hala bütünsünüz. Psikolojik bütünlüğünüzü fark edebilmek için doğayla temasa geçmenizi isteyeceğim. Ağaca, buluta, havadaki rüzgâra duyarlılık göstererek işe başlayabilirsiniz. Bu hayata geri bildirim değeri taşır ve hayat kâle alınmayı tercih eder.
İyi hissetmeyen kendinizi dışlamadan önce ona biraz zaman vermeye ne dersiniz? Tam olarak onu anlayabilmek için o söylesin siz yazın mesela. Kendi içini kendine dökmek terapatik bir etki yaratır, denemelisiniz. Kendini duymaya tahammül değil kabulle yaklaşmayı denemek kulağa nasıl geliyor?
Acının geçiciliği yasasını hatırlayalım.
En büyük acıların bile ömrü var ve eğer o acıya yol verirsek gider. Acınızı duymak ve ona kucak açmak sizi korkutabilir. Kalıcı bir misafir olsun istememekte haklısınız. Acıya dönüşmekten, acıyla füzyona girmek yerine başka seçimlerimiz de var. Şimdi bu yazıyı okurken bile gerginsiniz, fark ettiyseniz ve sakince kaslarınızı serbest bırakın. Bu gerginlik kimseye yardım edemez.
Kendi kendinizin neyi oluyorsunuz şu an? Anne, abla, dost? Şimdi bu rolünüzle kendinize destek olabilirsiniz. Olduğunuz halinizle ve hiçbir şeyden uzağa koşmadan orada kalıp şunu kendinize mırıldanabilir misiniz; şimdi yaşıyorsun, canlısın. Hayat sadece acılardan ibaret değil, başka günler de olacak. Şimdilik yaşadığın ne varsa ona alan aç, fark et, izin ver, yatıştır.