Hayalet Babalar

Danışmanlık odasında çocukluğumu sormayacak mısınız, diyen danışanlarımı anımsayıp, tebessüm ederek bu haftaki yazıma başlıyorum. Çocukluk anılarımıza odaklanmak, bazen derdin kendisi, bazen de şifalı bir farkındalık içerir. Bugünkü kendimizi anlamaya çalışırken, dünkü kendiliğimizi anlamamız ihtiyaçtır. Tam da bu nedenle bugünün acılarının geçmiş acılarla ilişkisini anlamak, anlamlandırmak isteriz.

Baba olmak, anne olmak gibi değildir.

Babalık, eril bir kimliğin şefkatle en ilişik tanımıdır. Kimi babalar, dijital çağda yeni nesil ihtiyaçları karşılamak isterken, dijital ilişkilerde kaybolurken ‘’zamansız’’ sevgiye zaman bulamadıklarından üzgünler. Dijital yerli çocuklar, zamanı olmayan telaşlı babalarından birkaç nefesin eşlik ettiği, nefes nefese sevgi bekliyor. Anneleri her fırsatta mutfağa, eve, çocuklarının yanına davet eden toplum, silikleşen babalık kavramının farkında mı?

İhtiyaca en duyarlı aile ferdi babadır, dersek ‘’baba’’ çalışan, yorulmayan ve belki de zamanla evle arası soğuyan oluyor. Çocukluk anılarımızın arasında az bir yere sahip babalarımızı neden daha fazla görmeyelim? Bir de mevzunun evde olduğu halde yok farz edilmeyi tercih eden babaları da var. Beni yok farz edin, ben de sizi görmemezlikten geleyim. Bu babaları anneyi eleştirirken de görmesek hayalet babalar zaten yoklar. Çocukları, evi, hayatı anneye toptan verip çekilmiş babalardan bahsediyorum.

Yok gibiler çünkü tepkisizler. Buradayım, varım demek istemiyorlar. Kimilerinin içinde yetersizlik duygusu, kimilerindeyse şişkin bir sorumsuzluk var. Sanki burada, ama yoklar. Ya çok çalışıyorlar ya çok uyuyarak veya telefon ekranının arkasında yaşıyorlar. Onları arada bir görüyoruz. Hayalet babalar, öfkeyle ya da bezginlikle kaynaşmış durumdalar. Çoğu zaman evliliğin içinde bekar yaşamı devam ettirmeyi tercih ediyorlar. Evlilik gibi beraberliği, birlikte inşa etmeyi, el ele hayatı tüm zorluklarıyla kucaklamayı gerektiren gönüllü kurumda varsanız varım diyebilmelisiniz.

Baba ilgisizliğiyle dolu anılarımızda, ilgisiz olmayı seçen bir baba vardır.

Çocuğun tarafındaysa ilgiyi hak etmeyen bir çocuk, her gün yok oluyordur. Varoluşsal bakıldığında, bu çocuklar beni fark et, demek için türlü davranış bozukluğu gösterebilirler. Etkisiz, sevgisiz ve ilgisiz hayalet babalar için çocuklar can sıkıcı detaylardır ve çocuklar bunu çok derinden hissederler.

Hem anne hem baba oldum, çünkü babaları evdeyken de işteyken de çocukları yokmuş gibi yaşıyor, diyen onlarca kadın danışanım için bu yazı. Hem anne hem baba? Psikolojik olarak bir insan ölmediği halde yoksa veya yok sayılmayı istiyorsa, yok sayılmayı hak ediyordur. Böyle bakıldığı zaman babanın yerine geçmek bir anne için şefkat değil acıma davranışıdır. Çocuklarına acımak, anneyi iki role de itse de anne, anneliğiyle yetinmelidir. Baba boşluğu ne olacak peki, dediğinizi duyar gibiyim. Babalık rolünü üstlenen bu kadar anne ve bu anneleri alkışlayan duyarlı(!) toplum, her yoklamada yok yazılmayı isteyen babalara yol verin. Herkes baba olamaz.

Paylaş:

Facebook
X
LinkedIn
Telegram
WhatsApp
Comments