Ne Yapıyorsanız Şimdi Yapın!

Gelecek planlarımız, geçmiş bagajımız şöyle dursun, hepinizi şimdi ve buraya davet ediyorum. Şimdi kendimizi hissetmeye başlayalım. Şimdinin içinde sadece kendimiz ve kendimize doğru etki edenlerden başka bir şey yok. İzin verirsek şimdiki anda ıstırap ve bilinçsizlik yok. İnsan olmanın parlak ve saf taraflarıyla bezeliyiz, şimdide sen, ben, o hepimiz varız. O zaman ne yapıyorsan ordasın, fark et!

Tam şimdi kendinizi huzur içinde hissedemiyor olduğunuz için bağışlayın.

Belki de şimdi denilen bu özel zaman muhatap alınmamaktan yorgundur. Fark edilmemekten, yaşanmamaktan…

Şimdiki an için üç temel durum içindeyiz. Ya reddediyor ya erteliyor ya da fark etmiyoruz. Size olanı kabul ettiğiniz de her an kıymet kazanır. Değişmemek için gösterdiğimiz varoluşsal dirençle herhangi bir olaya zihinsel olarak tutunup yapışırız. Oysa bu yapışma veya tutunma direnci, direnmek istemek ama dirememektir.

Teslimiyet şimdiki zamanda olur. Geçmişte yaşadıklarınız için geçmişte yani kendi zamanının kapsamında teslimiyet gösteremezsiniz. Teslimiyet, o anın içinde olup biteni hissetmeye izin verdiğimizde inşa olan bir olgunluktur. Nihayet bir gerekliliktir. Bazılarımız şimdiye uzaktan bakmak ister. Anı anılara dönüştüğünde fark eder. Çünkü şimdide kalmak, kabul, adanmışlık, kendini açma, esneklik gerektirir. Yazık ki çoğumuz şimdiyi eskiyle değişiyoruz.

Geçmemiş geçmişlerimizi hırsla güncel tutuyoruz. Peki ne yapalım?

Hissettiğimiz şeyi şimdi ve burada suçlamadan ifade etmeyi öğrenebiliriz. Birbirimize kendi acı ve bilinçsizliğimizi yansıtmak yerine birbirimizi özgürleştirebilirsiniz. Bu zıddı olmayan sevgi, karşıtı olmayandır.

Şimdi ve öncelikle kendinizi yargılamayı bırakır mısınız?

Bir ilişkide en büyük katalizör yargılamamak ve değiştirme ihtiyacı duymadan olduğu gibi kabul etmektir. Şimdide kalıp tüm algılarınızla şuna odaklanın; bağımlılıktan ve yapışmaktan kurtuldum.

Şimdiki anın içinde acı yok mu, elbette var. Ne geleceğe ne de geçmişe kaçmamıza gerek olmadan acı orada duruyor. Kaldı ki bunu bana otonom sinir sistemim söylüyor. Sinir sistemim kaç-savaş seçeneğiyle beni koruyor. O da olmazsa donup kalıyoruz ve bu da verdiğimiz varoluşsal tepkilerden biri ve belki de çoğumuz zorluklar karşısında donup kalıyoruz.

Acının bedeni ilginçtir. Bazen acıya bilinçsizce yapışır onu böylece yaşatırız. Aslında geçmiş veya gelecek acıya dair tasarımlar yerine şimdi anı fark edip yaşarsak acının bedeniyle fizyolojik, psikolojik bedenimiz kaynaşmamış olur.

Geçmişle şimdi ilgilenmeye ne dersiniz, geçmişte değil şimdi… Şimdiyi geçmiş ve gelecekten daha güçlü yapan şey, bilincimizin düşünce formlarından kurtulmasıdır. Ne yapıyorsak şimdi ve burada tüm dikkatimizle yapalım. Tüm dikkatimizi geçmişe verdiğimizde geçmiş tatsız anılarımız daha da güçlenecektir.

Paylaş:

Facebook
X
LinkedIn
Telegram
WhatsApp
Comments