Kilo alıyoruz. Yemek de mi yemeyelim yani, diye çığlık atan zihnim ve ben el ele verdik yiyiyoruz.
Kısacık, çıplak ayak, koşturmalı karantina molalarında aklımıza bir şey gelmiyor. Evlerde arada bir başını ekrandan kaldıran şeker yakıcı makinalar olarak açlık duyumumuz yaşadığımızı hatırlatıyor.
Su, kahve, atıştırmalıkların ancak teskin edebildiği anlık sakinliğe bile tavız. Hafiften hedeflerden vazgeçmeler, ertelemeler, yayılmış sorumlulukların yarattığı stresi azaltmanın ilkel yoluydu, yedik. Buraya kadar mevzu belli; mutsuzluk, gergin ve kısıtlanmış hissetmek. Belli ki çoğu zaman açlıktan yemiyoruz. Acı verici şeylerden kaçınmak için yemekle kendimizi uyuşturuyoruz. Yiyerek duyarsızlaşma… Sanki yersek karantina bitecek, sinemalar açılacak, hastalar iyileşecek, kayıplar geri gelecek gibi…
Sıkıntıdan Yemenin Yerine konulacak 5 Şey;
1. Her ne hissediyorsan yaz, uzun uzun yaz. Mutlaka dene. Bu günlük rutinin olsun. İnsan yazdığında yaşayıp hissettikleri görünür olur. Böylece hissinizin adını da koyarsınız. Bu üzüntü, bu hayal kırıklığı, bu yalnızlık, bu can sıkıntısı, bu çaresizlik…
2. Kendinize uzun bir banyo zamanı hediye edin. Belki sevdiğiniz bir masaj yağı veya banyo sonrası kremlerle bedeninize ona değer verdiğinizi hissettirebilirsiniz
3. İyi gelmeyen kişi, film, iş (çok önemli değilse) biraz erteleyerek kendinize rahatlama alanı açmayı deneyin. Hayatta her zaman her şey belirlenen akışta ilerleyemeyebilir ve bu da ortak insanlık halidir. Hele hele olmasa da olurlar varsa onlara yol verin gitsin. Enerjiniz size lazım.
4. Anlam boşluğu yaratan rutinlerinize nazikçe dokunun ve içeriklerini değiştirin. Menülerinizi küçültmek, değiştirmek, yavaşlatmak elinizde. Taze ve canlılık hissi için taze ve çiğ beslenmek de çok keyifli. Havuç ve salatalık kokteyli çalışma masanızda pişmanlık karşıtı bir atıştırmalık olacaktır.
5. Konuyu değiştirin. Evet yanlış duymadınız, uzatmamayı alışkanlık edinin. Zaten aynı cümleleri tekrar etmeye başlıyorsunuz. Aynı konu üzerinde ister tek başınıza ister birkaç kişi stres yaratmasına rağmen devamlı konuşuyorsanız refleksif tepkileriniz gecikmez. Kendinizi sohbet arası buzdolabının içinde bulabilirsiniz.
Son notumu mutlaka okuyun. Olabildiğince sofrada yalnız olmayın. Yemek saatleri biraz da keyifli sohbetin eşlik ettiği, duygusal düzenleme yapma fırsatı bulduğumuz zamanlardır. O zaman afiyet olsun.