Gerçek şu ki viral zorlanmalar yaşadığımız bu dönemde uykunun hediyesi olan melatonin hormonuna normalden daha fazla ihtiyacımız var.
Karanlıkta üretilen bu hormon ışık sevmiyor. Melatonin üretimiyle oluşan güçlü bağışıklığa ihtiyacımız olduğunun altını çizelim. Bu hormon beynimizin en alt kısmında Epifiz bezi tarafından salgılanır. Bundan birkaç yüzyıl önce filozof Descartes Epifizin bilincin kaynağı olduğunu düşünmüştü. Ama yanılıyordu. Descartes kadar kutsamasak da sağlıklı uyku periyodunun bilinçli dikkatimizi parlattığı bir gerçek. Hatırlıyorum da ben çocukken çok geç yatmak, hatta uyuyamamak demek, gece on ikide yatmak demekti. Şimdi online yüzyıl uyumuyor, uyuyorsa da allak bullak.
Çalışma saatlerimizdeki belirsizlikler, uyanmaya değer aktivite, hedef azlığı, sosyal ilişkilerimizdeki istek dışı mesafe nedeniyle uyku ve yeme davranışlarımız da sarsıcı değişimler oldu. Uzun süreli plansız zaman kullanımı farkında olmadığımız dağınık uyku periyodları demek oluyor. Gündelik alışkanlıklarımız sabote oluyor. Sonuç olarak, beynimiz uyurken çalışıyor, uyanıkken yatakta uyuma savaşı veriyoruz. Jet Lag süreçlerinin tekrarı uçuş ekiplerinde yapılan araştırmalara bakılırsa ciddi hafıza sorunları getiriyor. Şu sıralar kendinizi konsantrasyon bozukluğu hissi, iştah artışı ve dalgalanan duygu durumu içinde fark ediyorsanız dikkat!
Uyku zamanlarımızın üzerinde sık sık değişimlerin olması tıpkı tekrarlayan Jet Lag gibi beynimizde stres hormonlarını arttırıyor.
Aktive olan stres hormonu temporal loblarda hafızaya zarar veriyor.
Dikkatimiz hangi saatlerde daha fazla, bunu kontrol edelim. Uyanık kalmak algılarımızın açık ve dingin olmamız anlamına gelir. Sürekli uykulu ve yorgun beynin en önemli ihtiyacı kısmen de olsa düzenli ve doyuran uykudur. Evrensel bir donanımla gün ışığında uyanık kalarak ve alışkanlıklarını sürdürebilen varlıklarız.